Gönlümdeki Köşk Olmasa
Aşık Veysel’in “Güzelliğin On Para Etmez” türküsünden yola çıkarak çekilmiş bir filmin adı Gönlümdeki Köşk Olmasa. Yönetmeni ise bir Danimarkalı: Elizabeth Rygard.
Sinema yazarı Uğur Vardan’a göre, “yabancı bir gözün, Türk toplumunun kırsal yüzüne bakarken yakaladığı onca tespit, filmi yeterince ilginç ve önemli kılıyor. Filmin tek zaafı var; öykünün Danimarka kanadı pek işlenmemiş. Odanın penceresinden gördüğümüz yağmurlu bir iklim efektiyle bu bölüm biraz çala-kalem geçilmiş. Buradan anlıyoruz ki yönetmen Elizabeth Rygard, ülkesinin tanıtımına katkıda bulunmak istememiş.”
Film, Avrupa sinemasına finansal destek için kurulan Eurimages’ın katkılarıyla çekilmiş bir ortak yapım. Yönetmen Danimarkalı Elisabeth Rygard. Danimarka’da yaşayan halk ozanı Yüksel Işık’ın yaşam öyküsünden parçalar içeren film, “Yalnızca bir din vardır; o da sevmektir” diyen Aşık Veysel’in felsefesinin izini de sürüyor. Filmin bizler için önemi, yurt dışına göç olgusuna, Türkiye’den, kaynağından bir bakışı sunuyor olması. Öykü, 1970’lerin Türkiyesinde geçiyor ama çok daha önce başlayan göç sürecinde, yurttaşlarımızın bu kararı almalarındaki itici güçler hakkında da bilgi veriyor bize. Ve tüm bunlar 7 yaşındaki bir çocuğun gözünden aktarılıyor seyirciye.
Dedesi tarafından evden atıldıkları için bir çadırda yaşamak zorunda kalan Osman ve ailesi, kendi evlerini yapmak için kolları sıvarlar. Her şey, onlar için bir köşk kadar kıymetli olacak dört duvardan ibaret küçücük bir ev içindir. Fakat yoksulluk diz boyu iken, mütevazı da olsa bir ev yapmak zordur. Bu uğurda, önceden hiç tahmin edemeyecekleri büyük acılar çekerler. Çaresizliğin sınırına geldiklerinde, çıkış, yurt dışına göç olacaktır. Bunun bedeli ise henüz küçük bir çocuk olan Osman’ın yedi yıl boyunca anne-babasına hasret kalması ve Danimarka’ya gecikmeli gidebilmesidir.
“Gönlümdeki Köşk Olmasa” ele aldığı pek çok yan tema yanında, aslen sevgi üzerine bir film. Bütün sevgi ve aşk hikayeleri gibi, acı ve hayalkırıklığını da içinde barındırıyor. Yönetmen Elisabeth Rygard’ı ve tamamı Türk sanatçılardan oluşan oyuncu kadrosunu kutlamak gerek kanımızca. Çünkü Osman’ların hayalindeki ev ne kadar mütevazı ve ona kavuşamamaları ne kadar acılıysa, filmin yalın anlatımı da o kadar çarpıcı.